27 Nisan 2019 Cumartesi

KAYIP NESİL!



   Gel sen benim ol gitsen hüzündür
   Bir gülüşüne kurbaaannn….

      Merhabalar .90'lar şarkısıyla açtım bloğu nasıl ama güzel dimi?(Sibel Alaş seversiniz herhalde )Ne kadar uzun zaman olmuş  yazmayalı aşağısı kurtarmazdı valla. Onca zamandan sonra hele de böyle bir başlıkla dönüyorsam bu yazının ölümsüzlük nefesi olması lazım herhalde. Yok öyle bir şey moral bozmaya geldim. Leş gibi bir nesilden bahsedeceğim size benim de dahil olduğum 80lerde doğmuş 90larda çocuk olan nesil bu başlık hepimizin.(Bu başarı hepimizin gibi oldu.Ortada bir başarı yok sakin olun) Bir süredir kendime üzülüyordum sonra üzülürken üzülürken dedim niye tek başıma üzülüyorum benim gibi bir sürü tip var onlar da benimle beraber üzülsünler.Özlüyorum arkadaşlar eskiyi özlüyorum Jetgiller izlediğim zamanları, Demet Sağıroglu'nun Arnavut kaldırımı klibini tvde izlediğim yılları,Ece Erkenin programına gelen  tuvalet kağıdı rulosuna benzeyen faxları, ev telefonlarının telsiz telefona dönüştüğündeki şaşkınlığımı,Olacak O kadarı ,kokulu silgilerimi, yeşil çizgili defterlerimi, mezdekeyi (lojman çocuğuyum ,ben ne anne oturmalarına tanık oldum bilemezsiniz).Eğer tüm bunları siz de özlüyorsanız geçmiş olsun arkadaşlarım.Çünkü siz de ne ham ne de olmuş bir nesilsiniz.Tüm bunları tatmış ama eline vurularak elinden  alınmış nesilsiniz. Tetrislerimizi aterilerimizi aldılar elimizden yerine cep telefonları laptopları verdiler. Şimdi Mario naptı merak etmiyor musunuz yani? Kurtarabildi mi prensesi? Okadar kasete ne oldu ya? Babamın eve gelirken çıkarttığı araba teybimiz nerede? Tebeşirler ne oldu peki?Öğretmenlerimizin tebeşir kalemleri? Nöbetleşe yıkattığımız sıra örtülerimiz? Bize dünyanın yuvarlak olduğunu ispatlayan futbolcu çocuk Tsubasayı da mı özlemediniz ya hani bin saate kaleye ulaşan çocuk? Deprem dede  Ahmet Mete Işıkaranın tek başına bizi depremden koruyacağına inanmadınız mı peki? Ben hepsini çok özledim sizin de özlediğinizi hatırlayın istedim. Saçmalamayın lütfen böyle bir nesli intagram twitter mutlu etmeye yeter mi? Ayrıca hepsini  denedim hiçbiri casper ,şeker kız candy, jetgiller gibi güzel değil çizgi filmlerin. Yapacak bir şey yok .Geçmiş olsun bize.
 
Vedayı bir  Eurovision şarkımızla yapayım o zaman;
Sorsaydın adı var mıdır?
Gerçekten bana yar mıdır?
Bilseydim sonu var mıdır?
Sessizce severim seni.

 

16 Şubat 2017 Perşembe

BİZİM BEHLÜLE NE OLAKİ?


       Efenim sizler kadar olmasa da ben de belgesellerden vakit bulduğum zamanlarda çeşitli diziler izledim ,izlediniz,izledik...İtiraf edelim hepimiz birer Aşkı Memnu fanıydık,fanların fanıydık ve hatta fanların şahıydık.Yoksa siz değil miydiniz?İyi tamam hadi tamam siz kültür sanat takılırken ben Aşkı Memnunun dibini sıyırırdım. Ee tabi izlemeklekalmadım içselleştirdim.Yeri geldi Ednan Beyin ahşap uyduğu zımbırtı,yeri geldi Matmazelin mektuplarını sakladığı kutu,Behlülün parfümü,Bihterin teknede unuttuğu çantası oldum.Hal böyle olunca dizi Behlülün Bihterin mezarı başında 'Behlül kaçar ühüüüüü' diye zırlamasıyla bitse de ben o kastta kaldım.Günlerce aylarca düşündüm.Ne oldu bu insanlara yaav?Şimdi Bihter zaten gidik,Ednancım Matmazelle emekli öğretmen hayatına mum,Firdevs Hanımcımın ağzı yüzü kaydı zaten,Nihal desen o abazanlıkla iflah olmaz hemen bi servet avcısı bulup aşık olmuştur boynuzspor,Bülent kendini baskete vermiştir zaten.Buraya kadar tamam.Peki ya Behlüle ne olaki?Yıllardır bunu düşünüyorum ben.Kafamda deli sorular.Ama senaryolarımın biri aklıma çok yatıyor.Bence gitti bu çocuk terketti bu ülkeyi.İngilterede falan yaşıyor olabilir.Ambalaj güzel dil de var kafenin birinde garson diye çalışıyordur yavrucağız.psikolojisiyle ilgili iki fikrim var.Birinde melankolik kendine aşık müşterileri görmezden gelen Behlül çatı katında yalnız yaşıyordur diyorum.Diğerinde ise ki bu kuvvetle muhtemel çapkınlıkta zirvedir.Nasılsa şerefsizliğim tescillendi daha da iflah olmam diyip hovardik hovardik geziyordur.Ama henüz tam kararımı veremedim.Bu kızmı biraz düşünezeyim.Sizin de fikriniz gelirse göreniniz duyanınız olursa-özellikle İngiltereye yolu düşenler-bana bi durumu şaapın.Sevgili belgesel aşığı dostlarım mereklardayım...

23 Haziran 2016 Perşembe

BIRAK DAĞINIK KALSIN BEBİŞİM...



          Siz de olur mu bilmem ana ben kuaföre giderken hep çok heyecanlanırım.Heyecandan daha ziyade biraz tırs tırs bir durumdur aslında bu.Ama geçenlerde ben bunun sebebini düşündüm aslında çok düşünmedim her şeyde olduğu gibi bunda da b.ku başkasına atmaya karar verdim.Ve dedimki ponçiğim sen bugün bu psikolojideysen sebebi mazide kalbindeki derin yaradır.Nasıl mı?Anlatayım:
           
          İlkokula gidiyorum dayımın düğünü var  ve ozamanın iyilerin olan bir kuaföre gittik gelin akrabaları bizim büyükler ve yancı bebeler sülalecek tabi..Üzerimde kına gecesinde giyeceğim sarılı yeşilli bir tayt yine aynı fosforda bir badi var o kıyafetin üstüne benim saçımı gelin topuzundan hallice yapmış kuaför bağğyan .Tabi ben çok güzelim aynadaki yansımamda hissettiği o yani.Neyse kuaför makyaj yapıcak ne giyeceksin diye sordu bana ben de  ertesi gün ne giyeceğimi ballandıra ballandıra anlattım.Baya kız merak etti benimle sohbet ediyor zannettim ne bileyim.Kız aynadan mal mal bakıtı bana 'bugün ne giyeceksin  diyorum ona göre makyaj yapcam 'diye bir çemkirdi.Ben tabi ufak bir tırsma hali 'haa üstümdekileri' dedim.Kendimi nasıl önemli hissettiysem kendimi kız benimle sohbet ediyor sanmışım.Pıstım sonra çıkana kadar sessiz sessiz bekledim mal gibi.Bendeki de gerizekalılık koca kız seninle niye goygoy yapsın hem ona ne senin ne giyeceğinden.Ama makyaj da bi halta benzemedi.Renkli kıyafetler o saç ve makyajla ebem kuşağına dönmüştüm yani.Kimse de demedi hani zigotluktan yeni çıkmışsın bu ne böyle pavyon tuvaletınde para alıp kolonya döken teyze gibi diye.Yazıklar olsun....

             Bu da bir travma işte kendimi ondan sonra kuaförlere hiç doğru düzgün anlatamaz oldum.O gün bugündür saçlar hep aynı cücük gibi.Neticede burdan şuan pörsümüş bir kuaför teyze olduğunu düşündüğüm kıza sesleniyorum:Cücük saçlarımdan sen sorumlusun çemkirik kız....

10 Ocak 2016 Pazar

ŞŞŞ! KÜTÜPHANE BURASI



            Kendimi bildim bileli çok severim kütüphaneleri-kendimi hala bilmiş değilim oysaki-Size ilk kütüphane maceramı anlatmak için buradayım-ya da ilk olmak üzereyken kursağımda kalan maceramı-
 
           İlk okula gidiyorum 2 ya da 3.sınıfa.Ankarada yaşıyoruz ozmanlar.Ablamla okullarımız aynı bahçede bizimki ilkokul tabi daha minnak.Ablamın okulu kocaman dev gibi bişey-kütüphanesi bile var yani- Ablamın bir dönem ödevi var sanırım okul kütüphanesine gitmesi lazım.Beni de yanına ekleyecek bizimkiler belli-ablam benden nasıl tiksindi o zaman bilmiyorum ama ilk defa yama olduğuma bukadar sevindim yani-Akşamdan çantamı hazırladım.Ödevlerimi ayarladım.Ödevim erken biterse diye atmosfere farz olan okumalık kitabımı yanıma aldım..Heyecandan geberıyorum.Sabah oldu tabi biz çıktık ablamla yola..Allahım bende ne hayaller ne hayaller yol boyu.Planı yaptım tabı ben bu deneyımı önce aileme sonra arkadaşlarıma ve iç anadolu pek tabi tüm ortadoğu ve balkanlara nasıl ballandıra ballandıra anlatırım.-sankı ben kurdum yidimin kütüphanesini asurluyuz biz aslen-Hayallerimden sıyrıldığımdan okulun bahçesindeydik.Aman Tanrım çok yakındık ve gitgide yaklaşıyorduk.Demirkapı dibimizdeydi.Ablam kapıyı itti..EEE   açılmadı bir daha itti.Yine yok.Yapıştık cama tabi dikizledik içeriyi anaamm kimse yok ya lan burda.Kapalı bildiğin.Nasıl ya haftasonu kapalı olur mu kütüphane dediğin.Bendeki yıkım bendeki kendini dağa taşa vurma isteğini tahmin edersiniz diye düşünüyorum.Hayır kurduğun okadar  hayale mi yanarsın,kütüphanenin ne zman açık olduğunu bilmeyen ablanın öğrenciliğine mi s.çarsın,sadece 5dk.teneffüslerde kütüphaneden faydalanabilineceğini düşünen okul yönetiminin IQ suna mı okuyup üflersin bilemedim.Sonra ne oldu neticemize baka baka geri döndük..İşte ben de ogün bugündür intikam için deli gibi kitap okurum..Yok lan onla alakası yok sizde hemen ders çıkarayım istiyorsunuz ha..Seviyorum yani onçüünn:)
       De hadi öptüm ozman okuyun okuyun bo durmayın..Ama sessiz olun Kütüphane burası ;)

20 Ekim 2015 Salı

VURUR YÜZE İFADESİ BUGÜN CUMA MIYDI BİTANESİ?.



 

     Kıran girdi yazma isteğime aaa dostlar...
    Okullar açıldı benim beyin beni terk etti..Resmen sabahın köründe evden çıkınca eve geldiğinde ne yazacak güç ne de millete b.k atma isteği kalıyor insanın içinde diyecektim ki  vazgeçtim çünkü o istek hiç gitmez bende..ben mükemmelim ya herkes at kafası ... Ondan millet hakkında yazacak bi halt hep bulurum ben..Bak valla dedikodu yapmak gibi olmasında bi teyzeden bahsedicem şimdi. cuma günleri bizle geliyor kendisi aynı aracı kullanıyoruz cumaları köyüne gidiyor o da bağı bahçesi bişeyleri varmış onla uğraşıyor.Sonra dönerken alıyoruz biz onu tekrar.Almaz olaydık...-sanarsın imam da cuma kıldırmaya gidiyor köye-.Bu teyze bir konuşkan bir konuşkan abowww ocaklardan ırak..Konuşkan değil ya baya tuhaf geveze kadın..Yeminle cumalardan soğudum..Mübarek günle arama mesafe koydum..Dedim madem bu işten kurtulamıyorum zevk alayım bari biraz sordum çenesini neye borçluyuz falan diye.Meğer mahallede konuştuğu kimse yokmuş kadıncağızın-sevimli ve acınası hale getirdim ama cağız diyerek hiç öyle değil-Belli ki çaçaron bir şey bu dezzzeee.Anam valla
benim yaşlılığım bu kadın galiba..Ondan uyuz oldum galiba buna geleceğimi gördüm rahatsız oldum sanırım..Beni de kimse sevmeyecek yaşlanınca belli.Ama ben çenemden değil de kem gözümden sevilmem büyük ihtimalle.Herkese bir mana bulurum-mana bulmak da nasıl tabirse Bursalıyız idare edin-hiç sevmezler beni.Ben de kendimi böyle ota böceğe veririm evlatlarım da beni sokağa atar kendimi sarı takım elbiseli Rober Hatemo kadar yalnız hissederim.. Bari emekli maaşına ozamana kadar zam falan gelse nasıl geçincem ben yaa..Amannn sevmezseniz sevmeyin sizi kim sevsin be paçozlar.Ben kendi başımın çaresine bakarım.:) Bak hiç tanımadığım insanlarla kavga ediyorum gördün mü?Teyzede de aynı böyle bir tip var işte.Kesin o da bahçesiyle falan uğraşırken kaplumbağayla dövüşüyordur.Bu arada başlayınca anladım baya yazasım varmış benim.Mevzu dedikodu olunca tabi...

14 Eylül 2015 Pazartesi

BEN BU YAZ NERDEYDİM??

     


      MONTREAL:)  Tabiki değil..Ona eş başka bir yer ama..Akçay..Zaten bir Montreal iki Akçay.Ya da tam tersi şimdi bunu tartışmayalım..
  Ah Akçay Ah..Denizin mavisini, rüzgarın en güzel esenini,tatilin beleşini ben sen de gördüm.Her memur gibi biz de bütün kış az parayla çok tatil nasıl yapılır bunu düşündük tabiki.Tam bu noktada yarışı her zaman listede ilk sırada olan annemlerin Akçaydaki yazlığı kazandı tabi-zaten başka seçenek de yoktu-Hele bir de evin olduğu mahalle varki açık ara öndeydi.Neden peki? Çünkü kendimizi orada hiç yabancı hissetmedik.Emekli amcalar teyzeler ve onların tatili beleşe getiren yancı çocuklarıyla doluydu her yer..-aynı biz...çok hoş-Bu haliyle tam bir efsane olsada bir süre sonra böh getirdi bu güzel mekan bize.EEgelen geçene selam ver hatır sor usandık yahuu.Avrupa kasabası mı lan burası ne bu samimiyet anam..Zaten benim kocanın içinden de çıktı mı sana emekli bir astsubay..Balkonda gazete okumalar,bahçe sulamalar,yoldan geçen arabaların tozuna söylenmeler,amcalarla kanka olmalar tam yazlıkçı oldu adam..Ama güzel tatildi şimdi inkar etmeyeyim-bu kararımda cüzdanımdaki yavaş azalışın etkisi olabilir-
   Bu arada eğer oralara yolunuz düşerse Ayvalık,Altınoluk,Asos u görmeden dönmeyin..Ya da dönün banane yaa.Ama sonra yok bana niye söylemedin benim niye haberim yok da demeyin..

3 Eylül 2015 Perşembe

UNUTMA DERSLERİ-NERMİN YILDIRIM




                   Hey Nerminciğim  bu kitap bir harika dostum..Kapağına ismine bakınca hemen  Boğaziçinde felsefe bitirip,fular kemik gözlük takman gerekiyormuş gibi bir his verse de içerik asla -böhh getirmeyen-öyle değil.Ama bir saç baş yolasınız,kaşıkla göz oyasınız geliyor yani..Bazınız da sinir yapabilir bendeki gibi doktorunuza danışarak kullanınız lütfen.

              Kitabın muhtevası şöyle ki-uuu edebiyat bizim işimiz beybi-:kitabın kahramanı Feribe-ah o kör olasıca Feribe-..Kocasını aldatmış bu kadın kocasını aldattığı adam da basmış tekmeyi buna-o da evli domuz-.Adam da bir şey olsa kart horoz,tipsiz.Nereden biliyorsun diyeceksiniz bilmiyorum öyle hayal ediyorum sadece.Kocası da sanki Gürgen Öz ama.Yok Gürgen Öz olmaz o şimdi Romantik Komedi filminde oynadıya adama çapkın sinsilik oturdu.Volkan Severcan gibi bişey kocası bu oldu bak.Daha masum...Neyse bu Feribe depresyonlardan depresyon beğenirken geçmişini unutmak için MİM-mazi imha merkezi-diye bir yer bulur.Burada hafızayı sildirip sayacı sıfırlamaya çalışıyor falan.Bunu yaparken de baya geçmişi çarşaf gibi seriliyor meydana.Meğer bu Feribe'nin babası da zamanında annesini aldatıyormuş..Yaaa onu da öğreniyoruz işte. Annesi de bu yüzden intihar etmiş hatta hey yavrum hey. Bu kız nasıl normal olsun babası it herifin tekiymiş bak.Çok ayrıntıya girmiyim ben yine de aile içi bir mesele sonuçta..Sonra işte Feribe bir şekilde depresyondan çıkıyor artık orasını da bana anlattırmayın bir zahmet alın okuyun kitabı.

    NOT:Nermin Yıldırım da çok güzelmiş ha onu da biraz yaşlı hayal etmiştim.Niye hayal ediyorsam insanlar:) okuyun kitabı okuyun harika olmuş ciddiyim...

22 Mayıs 2015 Cuma

ENGEL TANIMAYAN TEYZELER



Canlıları;insanlar,hayvanlar,bitkiler,mikroorganizmalar ve canımız engel tanımayan teyzeler olmak üzere çoka ayırışımızın fi yıl dönümünde bu türün özelliklerinden bahsetmek yazmak yazmak yazmak isterim:

         Bu teyzeler 45-55 yaş arasında olup boyları   Türk standartlarından hallice kiloları ise üç basamaklıdan önceki son çıkıştır.
         Çocukları okuyor ya da evli olduklarından haftanın üç günü altın gününe, bir günü de güllü yasin gününe birkaç akşamı da akraba oturmasına ayırırlar.
         Zamanında kaynanlarından çok çektikleri için sohbetleri periyodik olarak kaynana çekişmelerine varır.Kaynanalarını bedenen gömseler de ruhen hala beraber yaşalar.
         Gençken söz geçiremedikleri artizz kocalarından intikamı bu yaşlarında alır ,herifleri takmazlar çorbayla doyurup kendi dizilerine mahkum ederler.
         Okuldan ,işten yorgun argın dönülen saatler ekseriyetle bu teyzelerimizin gün çıkışına denk gelir ve otobüsteki ayakta giden ölü genç nüfustan bu canlar sorumludur.
          Es kaza otobüste,tramvayda,uçakta-genelde korkarlar pek binmezler ama-yanına denk geldiğiniz bu teyzelerimizin Ankarada okuyan kızını,Adanadaki doktor oğlunu Bursalı hemşire gelin adayını dinlerken tanışır,kaynaşırsınız,
         Engel tanımayan teyzelerimizin en güzel özellikleri misafirleri gelmeden yatak altlarını süpürüp ,yağmur yağmadan beş dk.önce cam silmeleri,ve tek elle sarma sarmalarıdır.
         Çarşıda,pazarda,manavda,markette hatta banka kuyruğunda denk geldiğimiz bu teyzelerimizin 1000N luk itme gücüne sahip olduklarını belirtmek isterim.Sizi sonsuza dek itip yörüngeden çıkmanıza sebep olabilecek kapasiteye sahiptirler.
          Teyzelerimizin yaz kış giydikleri kalın ten çoraplar ,piyasalarının nabzını tutar  günümüz bombası file  çoraba meydan okurlar.
          TÜM bu saydığımız özellikteki tontiş teyzelere ülke olarak çok şey borçluyuz yine de.Hala kuyumcularımız çeyrek altında,dövizcilerimiz zamanında markta,günümüzde avroda ve dolarda söz sahibi ise bu canlarımızın yastık altı sütyen içi birikimleri sayesindedir.Kendilerini ülke halkı ve ekonomisi olarak seviyor seviyor SEVİYORUZ...


            

13 Mayıs 2015 Çarşamba

THE DOĞRUCU DAVUT



              'Yalanlar yalanlar' yazımı okuyup ürken-kendisini sıkça yediğimin farkına varan-ürkek ceylanlara hitaben neden bu konuda uzmanlaştığımı açıklama gereği duydum.Profesyonelim çünkü:dürüst tavrımın bugüne kadar ne bir hayrını gördüm ne de meyvesini yedim.Aksine ne zaman içimden geçeni patt diye söyledim ozman kötü ben oldum.-sevgili ailem bu sizler için geçerli değil-bazen çoğu zaman-

            Mesela çevremizde topluca rahatsız olduğumuz bir mevzu hakkında birkaç kişiyle daha önce konuşup ortak fikirde olduğumu anlayıp kendime ' ne kadar da haklıyım ya' dedikten sonra konuyla ilgili bir ortam olduğunda ben içimde ne var ne yok her şeyi söylüyorum anamm kimseden ses yok salağa yatan mı dersin,mevzuyu ilk defa duyuyormuş gibi şaşıran mı dersin,ocakta yemeğim var deyim sıvışan mı dersin... Ben oluyorum sana yılan başı  onlar oluyor adeta masum birer kelebek.Hani böyle sınıfta hoca espiri yaparda o gürültüde bir cümle kurarsın herkes susar senin sesin ayyuka çıkar ya mantar gibi kalırsın ortada hah tıpkı öyle sap gibi kalmışımdır hep.Ya da bir problemimi kibarca anlatırım birine insan yerine koyayım da adam sansın kendini derim karşıdaki dönüşür zeytinyağına çıkar su üstüne hep sonunda suçlu olurum.İşte böyle gereksiz bir şey benim için haketmeyene  dürüstlük...Tövbe bir daha kim ne duymak istiyorsa onu söyler böyle de yerim adamı .Ben THE DOĞRUCU DAVUT olacağıma o keriz olur..
       Daha şık bence.....

4 Mayıs 2015 Pazartesi

GÜNDÜZ MÜ SEFASI?


    Sarah Jio'nun en son okuduğum tontiş kitabını kahve fotosu olmadan tanıttığım için öncelikle özür diler ve kitap özeti arayan liseli bebelere de worde kopyala ver hocana evladım önerisinde bulunmayı borç bilirim.
     Şimdi kitaba gelecek olursak kitabın baş kahramanı Ada eşini ve çocuğunu bir kazada kaybetmiş güzel bir kadın.Depresyona girdiği için de Seattlede Union Gölü kıyısında bir yüzen ev kiralayıp inzivaya çekiliyor.Ada bir yandan yeni evi ve çevresine alışmaya çalışırken bir yandan da kocası ve çocuğunun hayaliyle yaşıyor.Bana bu hallerde en ilginç gelen şey kocasının ev kocası olması.Adam çocukları olunca işi bırak sen ben çocuğa bakarım diye evde otur.Böyle erkek mi olur beee ille de biri evde oturup çocuğa bakacaksa ben yaparım onu sana ne herif halinle.Ne saçma iş... Neyse yüzen ev mahallesinde bir adamla tanışıyor Ana.Tabi hemen düzeyli düzeysiz bir ilişki...Bunların da çivi çiviyi söker işine uyuzum.Bi acını yaşa be kadın.Bir de görümcesi de ortak olmuş bununla.Bir seviniyor yengesinin yeni ilişkisine .Abin ölmüş, yeğenin ölmüş, yengen başka bir adamla kırıştırmaya ant içmiş sen in yaptığına bak.Bu arada Ada'nın oturduğu evin eski sahipleri de bu mahalleden gizemli gizemli ayrılmış bir çift.Ada hiç derdi yokmuş gibi bir de eski ev sahiplerinin sırrını çözüp 80 yaşında ,ölmek üzere, gözünde kurt olan adamı hapse attırıyor.Tanıştığı adamla da sevgili oluyor.Depresyondan da çıkıyor.Ohhh olan gidene oluyorkalan gününü gün ediyor.Kitap böyle bitiyor.
   NOT:Kitabın adı da yüzen ev mahallesinde gündüz sefası çiçeği çıkıyormuş da kötü bir kadın varmış bu çiçeği sevmiyormuş ama iyi kalpli Ada seviyormuş..Falanmış da filanmış-orasını ben de anlamadım-
 Neticede okuyun ya kitabı güzel bence:))))-bu kafa karışıklığı size yeter-
 

25 Nisan 2015 Cumartesi

16 YAŞIMA ÜLTİMATOM..



           

               Sevgili 16 yaşım sana bu uyarıyı senden 12 yaş büyük bir ablan olarak yapıyorum.Bir zahmet  beni dinle...
              İçindeki ' her haltı en güzel ben yaparım egona' sahip çık önce çünkü ilk senende üniversiteyi kazanmanın çok da hava atılacak bir şey olmadığını okulu bitirince anlayacaksın..Ukalasın ve engereği kıskandıracak bir dilin var.Ve bu özelliğinden nefret ediyorum.Büyük ihtimalle dilinle hayattan bezdirdiğin insanlar da nefret ediyor ama onları umursama kesin hak etmişlerdir.
              Yaklaşık bir sene sonra üniversiteli bir ergen olacaksın bankalar sana kart bile çıkarmayacaklar yurt başvuruların ve bütün resmi işlemlerin babanın imzasıyla yapılacak kredi kartı başvurun yaşından dolayı kabul görmeyecek ama üzülme-nasılsa aldığında o kartın anasını ağlatacaksın-
             Boşuna deniz kenarında yaşama hayali kurma çünkü ne okuduğun şehir ne de yaşadığın şehirler deniz kenarı olacak- birileri sana şaka yapıyor olabilir-
              Kpss seni çok yoracak sakın pes etme eninde sonunda alacaksın istediğini..Biraz yorsa da seni koparacaksın-canavarın selamı var-
              Saçlarını kızıla boyayacaksın uzun yıllar o yaşında güzelde sakın 25 inden sonra boyama artık kızılın senin rengin olmadığını saçlarını mahvederek anlayacaksın-illa yaşaman lazım dimi akıllanman için -
             Şuan senin için sürekli bölüm araştırması yapan kuzenin bundan 10 yıl sonra da cebindeki son parayı seninle paylaşıyor olacak ve bütün ayı aç geçireceksiniz.Hala çok şapşal hala çok vefalı olacak ve sen hala çok seveceksin onu..-zaten başka kimseyle de geçinemiyorsun fark etmedim sanma-
             Aldığın kiloları bu kadar sahiplenme vermek için çok uğraşacak ve hala veremiyor olacaksın-buna bir çare bul-
          Ve aşık olduğun adamla evleneceksin belki yaptığın en doğru şey bu olacak -bozuk saat de olsan-
          Şimdilik bukadar ama gözüm üzerinde  ona göre...

16 Nisan 2015 Perşembe

OLMADI FAKAT !



    Biz de istedik 'annaeem' derken  'e'leri yaya yaya çıkaran ergen kız kadar hızlı sms yazabilelim ama olmadı.
   
    Biz de istedik Deniz Seki'nin 'iyisin tabi' şarkısını Hüsnü Şenlendiriciye söylediğini düşünüp adama uyuz olmayalım ama olmadı.

   Biz de istedik saç bandımızı etek diye giyen kızın rahatlığına şaşırmayalım ama olmadı-şaşırdık-

   Biz de istedik birinin iyiliğini pusudaki kaplan gibi tetikte karşılamayalım ama olmadı.

   Biz de istedik sokakta bağırarak koşuşan çocuklara ' bii susuuun lannn' diye bağırmayalım ama olmadı-mesleki deformasyon-

   Biz de istedik denediğimiz son anahtarla açılmasın şu lanet kapı ama olmadı-murphy-

   Biz de istedik en paçoz tipler bize 'canımmmm' dediğinde saçını başını yolup 'sensin o' diye samimiyetimizi tokuşturalım ama olmadı-olabilir fakat-

    Biz de istedik yediği içtiği her haltı sosyal medyada paylaşan çevremizdeki full görgüsüz insanlar gebersinler ama olmadı bu da olmadı-azraile sipariş-

    Ve son olarak ben de istedim Seattlede yaşayayım.Ama bu hiç olmadı...-Memleket özlemi-Aslen Seattleliyiz biz-Seattle kökenli-Hissediyorum..

27 Mart 2015 Cuma

YALANLAR YALANLAR



       Herkesin janti bir yeteneği vardır diye düşünüyorum.İşte çok güzel resim yapanlar,seste sopranoluğun anasını ağlatanlar,el becerisinde Derya Baykal müridi olanlar -tuvalet kağıdından kumanda yapanlar sizden bahsediyorum-işte ben de olmayan ne varsa birilerinizde var biliyorum.Biri size yeteneneklerinizi sorsun da şakıyın demi onu bekliyorsunuz bunu da biliyorum.
        Ben baya bir düşündüm geçenlerde benim ne yeteneğim var acaba diye..Bulamadım..Sonra  birkaç saat düşündükten sonra buldum benim eşsiz yeteneğimi.Artık itiraf zamanı:Çok kral yalan söylerim ben.Ama öyle tatlış pembe değil haa ...Baya adamı ipten alan,suya götürüp susuz getiren yalanlar..Piyuuu..Ağlatırım o derece.Öyleki bir yalan söylediysem arkasında muhakkak bir b planım hatta z raporum olur o derece..Ama şimdi bunlar kriz anı yalanları tabi ihtiyaç olduğu zaman..-arz-talep grafiği çizdirmeyin insana burda-kaşınana yani.Bazısı bunu yapmaya çalışıyor bana içimde fırtınalar kopuyor dinlerken..Meksika dalgası halinde gülmek istiyorum o kadar amatör geliyor bana..Demek istiyorum 'Şimdi hayatım sen kısa film çekmeye çalışan üniversiteli genç arkadaş tadındayken ben Quentin Tarantinoyum,sen modifiye arabanla otobanda patinaj çeken yağız delüüanlıyken ben Rubens Baricelloyum.Ha ben sana yapma demiyorum hobi olarak gene yap ama benim görmez tarafımdan yap.Tereciye tere satılır mı ulan gebeşş' ..İstiyorum tabi ama diyemiyorum.Gözlerimde parlak bir ışık olarak kalıyor hevesim..
      İşin özü şu ki siz eşsiz yeteneklerinize sahip çıkın.İşi de ehline teslim edin pilisss.YALANLAR YALANLARR aa dostlar..:)
   O değil de günaha girdim mi acaba ben bunları yazdım diye yaa:)?

   

23 Mart 2015 Pazartesi

BENİ BU ÇAYIRDAN ALIN


Biri beni bu kırsaldan kurtarabilir mi allasen?Usandım yeminle dağ bayır gezip memleketimin en kuytu köşesindeki köylerinde yaşamaktan.Su donuyor burada ya su.Binanın içindeki borunun içindeki su donar mı hiç?-tamlamanın anasını ağlattım bu arada- Donuyor yahu..Alem blogunda Tayland'ı,Tunus'u,Papua Yeni Gineyi en yerel haliyle Ürgüp'ü Göremeyi paylaşırken ben elimde pürmüzle -onuda burda öğrendim piknik tüpünün ucuna bir hortum takılıp ateşin kuvvetli çıkmasını sağlayan bişey işte-apartmandaki su borularını ısıtıyorum.Sizin oralar bahar sizin oralar nevruz dimi buralar ama hala karakış.O cemre de kiminle nerelerde kırıştırıyorsa artık buralara hala uğramadı.

Ben buralardan gidemiyorsam medeniyeti buraya davet ediyorum ozaman.Hadi pikniğe gelin buraya ya da safari daha uygun olur.Tedbirli gelin haa ama vahşi doğa buralar.Ciddiyim.Geçen yıl postacıyı tilki ısırdı o derece vahşi.

Size sesleniyorum aa dostlar! Ya siz gelin bu cangıla ya da BENİ BU ÇAYIRDAN ALIN :)

22 Mart 2015 Pazar

KARIŞIK KASET




            Dünya dönüyor sen ne dersen de..Yıllar geçiyor farketmesen de.. Nilüferin en güzel şarkısıyla  başlıyor haftasonu için seçtiğimiz  bu harika film..Aşık olduk resmen filme çocukluğumuzun en civil zamanını 90 larda geçirmiş nesiliz biz nasıl aşık olmayalım ama..Kasetler, walkmanlar,zeka küpü,erkeklerin iğrenç dar mayoları günümüze komik  ve yabancı gelen  ama bizim deli gibi özlediğimiz harika şeylerin hepsi filmde..Hele o walkman bitirdi beni  aman Allahım nasıl havalı bir şeydi o.. Elinde göstere göstere müzik dinlersin sokakta herkes sana bakıyor zannedersin-ama bakıyorlardı ya sanki-Off çok havalıydım walkmanimle.-ya da çok görgüsüz ona henüz karar vermedim-.O şarkıları hep söylersin  hayalinde-bazen hayalle kalmazdı çirkin sesimle-.

   Çocukluğu 90lara denk gelen herkesin çok beğeneceğinden eminim.Ben varım o filmde ya arkadaşlarım var..Benim mahallem var geçmişim var..Eminim siz de varsınız..Sizin çocukluğunuz var.Mesela sizden daha minnak-fizik olarak-bir Ulaş vardı  ama sizin için hep daha büyük olan Erdinçleri sevdiniz..Şeker Kız Candy i ,siz de izlediniz biliyorum.Walkmaniniz vardı sizinde..-siz de çok havalıydınız kesin-..
   
İzleyin bu filmi güzel şeyler hatırlıyorsunuz.Herkes çocukluğunu özler...DEĞİŞMİŞ GÖRDÜM BU DEFA SİZİ...

21 Mart 2015 Cumartesi

AAA! BEN HEP BELGESEL





                  Bu familyadan insanlara uyuzum  ben işte..Hıncal Uluç fularlı enteltükel tipler..Televizyon izlemezmiş de,telefon insan ilişkilerini sıradanlaşmış da,magazin çok çiğ kalırmış sanat filmleri başka bir dünyaymış da mış da mış..Oneymiş öyle yaa ben baya magazin hastasıyım yaa.Merak ediyorum arkadaş Demet Akalın'ın kocası 100 tırı napacak. Bu adamı ben hep karısının yanında görüyorum ne ara çalışıyor acaba.İstanbul gecelerinde kim kiminle yakalanmış benim özel ilgi alanım ya..Hele bir de ne alaka dediğim adamlar kanka çıkıyor ya ben ona şaşırmayı seviyorum-en son Zafer Algöz ile Hakan Altuğ arkadaş çıktı mesela hakikaten ne alaka ya.Bak Kıvançla Sneijder'e de çok şaşırmıştım .-

             Şimdi akşam üzeri 'O Tarz Senin Bu Stil Benim'i izlemeyip ne yapalım yani günün o saatini nasıl değerlendirelim.Nurella fanı olmayıp kimin fanı olalım.Kemal Doğulu'nun kızlara çektiği paparaya içimiz soğumasın da içimizdeki çeçeronu nasıl bastıralım..Popüler kültür canımız ciğerimiz aa dostlarr..Asla kalite aramadığımız bu programlarla mutluyuz.. Ama yine de soran olursa AAA! BİZ HEP BELGESEL..  

20 Mart 2015 Cuma

ÇÖZDÜM SENİ BAY GREY(50 TON)



ÇÖZDÜM SENİ BAY GREY(50 TON)
 
   Geçen yıl akademik kuzenimin kitapçıdan sapıkça bir ısrarla-içeriğinden zerre haberi yok köközün-istediği 50ton serisini okuduktan sonra 'vay anasını rezil olduk' tepkisi hala beni güldürüyorken ben bu kitabı okurum arkadaş dedim.
  Kitabı aldığımda o dönem okuduğum elimdeki kitaba bakıp bundan sonra günaha girmesem bari diye de düşündüm hani..Ama kararttım gözümü başladım seri 6 güne bitti- kitaptan kaynaklı bir hız-.
Sonrasında sıkı bir depresyon ,Seattle 'e taşınma isteğiyle yanıp tutuştuk-her yer helikopterli Bay Grey kaynıyor ya-.
   Bay Grey bizi büyüledi çünkü biz hep bize göstere göstere aşık bir adam istedik.Çok güçlü çok çok zengin adam bize köpek olsun biz bi terk edince dünyası yıkılsın istedik.Hem çok korusun hem çok düşünsün istedik.Bir atarımızla yanımızda bitsin istedik.Ama böyle bir dünyanın da olmadığını çok iyi bildik..Yermiyiz Bay Grey? Okadar zengin olucan da sevgilin boynuzspor kaptanı olarak dolaşmayacak ha..Milletin içinde kızı öpücen ama anamız bacımız var dayağı yemiceksin ha.Sabah akşam yatak düşüneceksin de bir kere başım ağrıyor lafını duymayacaksın ha..- milli atasözümüz yahu-.
..Sonunda da  zaten adam karizmatık business class havasından   aile babası moduna geçti bitirdi bizi..
  Neticede gelmez bize Bay Greyler aa dostlarr..Seattlede kiralık daire bakmayı bırakın...

ÇOK SIKILDIYSAM DEMEKKİ...

                         

      ÇOK SIKILDIYSAM DEMEKKİ...

         Yazdıklarımın aleyhimde delil olarak kullanılmayacağını umarak başlıyorum:
         Hiç işim yokmuş gibi-pek var sayılmaz-atladığım bu yazma işine ' böhh geldi beya' diyene kadar devam edeceğim sanırım-ki bu bana çok çabuk olur-....
         Nasıl karar verdim ? Nisanda yapılacak olan Sait Faik Abasıyanık öykü yarışmasını duyunca önce ödüllerden ödül beğenmeye karar verdim..Kocamla yaptığımız kitabımın önsayfasında önce kime teşekkür edeceğim tartışmasından sora -sıkı gaza geliriz- biraz taslak karalayayım dedim.Özellikle de sömestre de başladım kafam rahat olsun tatilde huzur içinde besmeleyle diye..O gazla ben bir yazdım ama içimdeki edebi kişilik cana gelmiş aaa dostlar..Tabi ben yazdıklarımı okuyunca o gazın tırt çıktığını anladım-acı oldu-
      Neticede ödülden vazgeçtim 657 damarlarıma işlemiş yapacak birşey yok.Ben kendi kendime takılsam edebiyat dünyasına daha az zararım dokunur diye düşündüm..Neticede HOŞGELDİM...